I.sus…
-Demir kapıyı çaldı, kimse yoktu, sesini duyuracak oldu, cesaret edemedi.
-Yalnız mıydı?
-Galiba. Çünkü, cesaret edemedi…
-Yalnız olunca cesaret olmuyor öyle mi!
– Hayır! Cesaret olmayınca, yalnızlık oluyor, böyle !
II. sus…
-Merdiven başında, ilk basamağı çıktı, elleri titriyordu, adım atamadı.
-Korkuyordu o vakit!
-Galiba. Çünkü, ayaklarına hüküm veremiyordu.
-Korku olunca hükümsüz oluyor öyle mi !
-Hayır! Hüküm olmayınca korku oluyor, böyle !
III. sus…
-Kapıyı araladı, onu bekliyordu kitaplık, masa , sandalye ve bir buket kurumuş çiçek.
-Sevildiğini bilmesi gerekiyor.
-Galiba.Çünkü beklemek ne demek biliyordu.
-Sevilmek olunca bekleniyor öyle mi!
-Hayır! Beklemek olunca sevilemiyor, böyle !
IV.sus…
-Sandalye ye oturdu, içi boş kitaplığa baktı, sonra kurumuş çiçeklere.
-Sevdiğini hatırladı tabi…
-Galiba. Çünkü çiçekler gibi hatıraları da kurumuştu.
-Sevilmek olunca hatıralar unutulmuyor öyle mi!
-Hayır ! Hatıralar arasında bir buket çiçek olunca, sevilmek olmuyor, böyle!
V. sus…
-Çiçekleri alıp çıktı, odayı terk etti, demir kapıyı çarpıp gitti.
-Yüreğinin acısına dayanamadı…
-Galiba .Çünkü gitmenin yürek yarasını biliyordu.
-Gitmek olunca yürek yaralı oluyor öyle mi !
-Hayır ! Yüreğin acı ile dolunca gitmek oluyor, böyle !
VI. sus…
-Artık bitirmeli bu sessizliği, tarihsiz takvim yaprağı eklemeli seneye.
-Düşünmek istemiyorsun öyle ise.
-Galiba.
-Takvim yaprakları tarihi, sen düşünmeyi erteliyorsun.
-Hayır ! Düşünceme tarih verdikçe, beni erteliyorum , böyle !
GüLcE
bayramımız bayram ola
”-Demir kapıyı çaldı,”Bilemedim ki; Demir kapıyı çalan elim miydi, yüreğim mi…?