Kulak, beklediği bir ses olduğu sürece yaşar.Özleyenlerin bekleyenlerin umududur sevdiceğinin sesi.Ses, aşktan gelen haberin adıdır…Sevgi işitmek ister…Nekadar sevildiğini duymak ister. Kulak bu yüzden cüretkârdır. isteyendir…isteyen olarak kalmaz ama hem işitmek hem işittirmek ister.Duymak, dalgalanmak gibidir, bir tür titeşim…Varlığa bürünmek isteyen, kendi hakkında ilk bilgiyi duyurarak sunar muhattabına…Karşılıklı dinleme sanatıdır, kulak kapısının önünde oturan aşkın bu demi…
SibelEraslan
dinleme sanatı; kulağın mı kalbin mi marifedir?
bu sorunun cevabını da bilmiyorum açıkçası sınıfta kaldım heralde bu kitaptan 🙂
dinlemek var, dinlemek var..:)
evet, neremizle dinlediğimize bağlı :)bu aslında biraz da muhatabımızın neresi ile konuştuğuna bağlı..
e buda olur
nerenden dinleğinle alakalı yani 🙂
Ziyaretçi writes:anlat pir, duymam lazım bütün sağırların bildiğini