Ateşe bak demek geçiyor nedense şimdi sana içimden
erik ağaçları gene aldandı ve kar düştü üstlerine
ben bu bahar da yetişemedim soğuk tutmalıydı diplerini
ateşe bakarak delirebiliriz dalıp renklerine kuru odunların
ateşe bak bu yeter sen orda bakarken beni burada oğul etmeye.
Ben karnında annemin sen bir mermerle bir
bir anne birdir bir mermerle, bilmezse karnındaki nedir
o dengi olmayandan olan sen birsin o dengi olmayan için
arılar ayrılınca da kovanından baba bilmemişse babalığını
oğul bir babadan değil baba bir oğuldan bilinir
ve çok bilinir ve kahırla söylenir ki babalar bir soğan erkeği çok kere
anneler üstünde soğan doğranılan bir kara mermer bile değildir
doğan doğuranda aramamalı kendini bu yüzden, aramalı
o dengi olmayanda ve buluncaya kadar; nasip bu ya
bir mimik’te, bir mermerin içinde.
Benim gördüklerimi görüyor musun?
görüyorsun biliyorum da soruyorum gene de
ben bu mavi suyun içinde sen orda o beyaz mermerin içinde;
rengimiz, ateşin renkleri içinden
kuru odunların turuncusu gibi olmayacak hep, beraberce bilelim
su kabağından çantanı asıncaya kadar omzuna
ayaklarında sevdiğim yürüyüşün olmayacak
ya sabır ikimize de.
Ateşe bak, beni delirtecek olan seni büyütecek
üşüyen bakar ateşe, pervane bakar, kuşlar, gergedanlar
ağır gelen yükü için sahibine tüküren lamalar bile bakar, ateşe bak
gözü yüzünde olduğu için yüzüyle bakar çokları
sen gözünle bakıyorsun, yüzün ellerin yok
utanıp kızaran tenin var şimdilik;
o mermerin içinde o kızarıklıktan bildimdi ya seni
ya sabır şimdi bana.
Ve şimdi ya sabır sana
ateşe bakarak büyümeyi beklemek güçtür çünkü biliyorsun
ateşe bakarak delirmeyi beklemekten.
celalfedai